Antalya-Beydağları Milli Parkı sınırları içerisinde ve 1. derece arkeolojik sit alanı olarak koruma altında olan Phaselis Antik Kenti çevresinde gerçekleştirilen düzenleme çalışmalarında, koruma koşulları ile uyumsuz bir şekilde ağır iş makinaları ile alanda çalışıldığı doğal doku ve tarihi çevrenin tahrip edildiği, basın ve sosyal medya üzerinden izlenmektedir.  Ancak, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından söz konusu çalışmalarla ilgili olarak projenin Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 13.10.2022 tarih ve 14634 sayılı ve 15.11.2022 tarih ve 14780 sayılı kararları ile uygun bulunduğu ve 14.02.2023 tarihinde projenin uygulama işine başlandığı, ilgili Müze ve Kazı Başkanlığı’nın denetiminde çalışmaların devam ettiği, doğaya ve tarihi eserlere yönelik bir zarar verilmediği yönünde kamuoyuna bilgi verilmiştir.

1. derece arkeolojik sit sınırları içindeki arkeolojik kültür varlıkları tekil ve tekrarlanamaz özelliklere sahiptir. Söz konusu projenin ilgili koruma kurulu tarafından onaylı olduğu söylenmiş olsa da 1. derece sit alanlarına iş makinaları kullanılarak beton dökülerek herhangi bir faaliyet yapılamayacağı yasalarımızla belirlenmiştir. Bu duruma istisna kabul edilecek uygulamalar sadece ZORUNLU durumlar için geçerlidir ve bu ZORUNLU durumlar da “ören yerlerinin ziyaretleri için gezi yolları, bilet gişeleri, açık otopark gibi alt yapı çalışmaları gerekmeyen toprağa müdahale edilmeyen beton dökülmeksizin uygulanacak projelerle sınırlıdır. Bakanlığın açıklamasından anlaşıldığı üzere bu proje, turizm amaçlı bir çalışma için planlanmış olup herhangi bir ZORUNLULUK arz etmemektedir.  Dolayısıyla 1. derece arkeolojik sit alanlarında ağır iş makinaları kullanılarak ve toprağa müdahale edilip geniş alanlara betonlar dökülerek yapılan müdahaleler yasalarımızla uyumlu görünmemektedir.

Aynı zamanda Antik bir liman yerleşimi olan Phaselis Antik Kenti, günümüzdeki coğrafi isimleri ile, Tahtalı Dağı ve Antalya Körfezi’nin batı kıyıları arasında bir yarımada üzerine kuruludur.  Antik kentin doğal çevresini orman, bataklık, kumsallar ve deniz oluşturmaktadır. Özetle, burası coğrafi konumu nedeniyle sadece arkeolojik varlıkların bulunduğu bir alan değil, aynı zamanda kara ve deniz ekosistemlerini de barındıran önemli bir doğal yaşam alanıdır. Dolayısıyla, kültürel ve doğal varlık sahibi Phaselis, koruma mevzuatlarında arkeolojik sit alanı, milli park, devlet ormanı gibi farklı yasal statülerle karşılığını bulmaktadır. 

Sonuç olarak söz konusu projenin, paylaşılan sınırlı bilgilerinden ve alanın doğasıyla uyumsuz olduğu gözlenen hafriyat ve beton dökümü çalışmalarından hareketle bu alanda insanların kullanma ve tüketme ihtiyaçlarına cevap veren bir plaj tesisinin yapılmak istendiği anlaşılmaktadır.  Bu alanın, çeşitliliği gözeten, bu değerlerin etkileşimini güçlendiren, geçmiş yıllardaki kitlesel mekan tüketiminden kaynaklı tahribatı onaran, koruma ve bilimsel araştırma projelerine ihtiyacı vardır. Şüphesiz bu kapsamda öncelikle tüm uzmanlıkların, ilgili kurumların ve yerelin bilgisini, hazırlık, uygulama ve izleme süreçlerine dahil eden, alana özgü bütünleşik bir koruma stratejisi gereklidir. Ancak böyle bir stratejiden hareketle ve ekoloji temelli tasarımlarla tahribata neden olmayan ve uzlaşılan çözümler üretilebileceği düşünülmektedir.

Phaselis Antik Kenti ve çevresinin sadece insanların alandaki tüketiminin ihtiyaçlarına yanıt veren çözümlerle değil; doğanın, kültürün, canlı yaşam alanlarının birlikteliğinin korunduğu bir alan olarak geleceğimize aktarılabilmesi kamuoyunun haklı hassasiyetlerinin önemli bir gereği olarak bu sürecin şeffaflıkla ilerlemesi, süreç ve projeyle ilgili kurul kararları, proje ve raporlarının birer örneğinin kamuoyu ile paylaşılmasının zaruri olduğu düşüncemizi kamuoyuna duyururuz.

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi 05.03.2023

PHASELİS ANTİK KENTİ ÇEVRESİNDEKİ DÜZENLEME ÇALIŞMALARI HAKKINDA AÇIKLAMA