Dünya Mirası Listesi’ne kaydettiği, tüm doğal ve kültürel varlıkların insanlığın ortak mirası olduğunu iddia eden UNESCO Dünya Miras Komitesi; 40. toplantısını 10-20 Temmuz 2016 tarihleri arasında yapmak üzere İstanbul’a geliyor. 2015 Dünya Mirası Komitesi raporu ile başlayacak uluslararası toplantıda, Dünya Mirası Listesi’ne kayıtlı varlıkların korunup korunmadığı tartışılacak; risk altında olanlar için öneriler ve koruma stratejileri belirlenecek. Liste’ye eklenmesi önerilen yeni varlıklar için geçici listeler hazırlanacak ve Dünya Kültür ve Doğal Mirası Listesi güncellenecek. İstanbul’da yapılacak UNESCO’nun bu 40. toplantısına, ülkede bulunan doğal ve kültürel varlıkların – Dünya Mirası Listesi’ne kayıtlı olsun ya da olmasın- yok olmasına, aldığı siyasi kararla etki eden, savaş ve sermaye saldırılarına neden olan Türkiye Hükümeti ev sahipliği yapacak. 

UNESCO toplantısının İstanbul’da yapılmasına rağmen tarihi kent merkezi ile 31 yıldır Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kentimizin, sermaye birikimi için inşaat ve turizm baskısıyla tarihi dokularından sulak alanlarına kadar talan edilmesi konuşulmayacak. Süleymaniye’deki tarihi mahalle dokusunun kentsel yenileme projesi ile ortadan kaldırılmış olması; Ayvansaray, Sulukule gibi eski mahallelerin yıkılıp inşaat şirketlerine teslim edilmesi; özgün değerlerinin kaybettirilmesi; “çılgın – mega” projelerle kentin ormanlarının ve sulak alanlarının yok edilmesi bu toplantıda söz konusu olmayacak. 

Dünya Mirası Listesi’ndeki Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin oluşturduğu kültürel peyzaj içinde ve etki alanında bulunan başta Kurşunlu Camii, Dört Ayaklı Minare, kiliseler ve yüzlerce yıllık yaşam alanlarının yer aldığı Sur İlçesi’nin, savaşla yıkılıp yok edilmesinden söz edilmeyecek. Sermayenin kar hırsını tatmin için yapılan barajın suları altında kalacak olan binlerce yıllık yerleşim ve arkeolojik sit alanı Hasankeyf ise listede olmadığı için gündeme bile alınmayacak.

Doğal ve kültürel varlıklar listelere alınarak, tahrip edilmeleri görmezden gelinerek  yakılıp yıkılmalarını sağlayanlarla birlikte korunamaz.

Hükümetlerin finansı ile varlığını sürdüren, savaşlar yaşanırken, yıkımlar ve tahribatlar olurken sessizliğini koruyan ve kayıtsız kalan UNESCO; İstanbul\’un 8500 yıllık tarihine ait bilgilere ulaştığımız Yenikapı\’da, 1 milyon metrekare deniz alanının doldurulmasına göz yuman ve tarihi görmezden gelen İstanbul’daki talandan sorumlu yerel yöneticiyi, İBB Başkanı’nı, “kültürel mirasın korunması konusundaki şahsi katkıları için” madalya ile onurlandırdı! 

UNESCO’nun, kültür ve doğal varlıklara ilişkin “ortak miras”, “tarafsızlık” ve “koruma” söylemlerine güvenmiyoruz.

Bizler yaşadığımız alanlardaki kültürel dokuları hükümetler ve onların oluşturduğu kurumlarla değil; bizzat yerinde, halklarla birlikte korunabileceğini, böylece miras olarak gelecek nesillere taşınabileceğini düşünüyoruz. Yaşamı, tarihi ve kültürel belleği korumak isteyen herkesi, tüm kurumları; savaşlara, sermaye saldırılarına, bunları yürüten hükümetlere ve onları aklayan UNESCO benzeri oluşumlara karşı koyacak dayanışmayı örmeye, soyut söylemler yerine doğal, tarihi ve kültür varlıkları nasıl koruyacağımızı birlikte tartışmaya davet ediyoruz. 

Karşı Forum: UNESCO NEYİ KORUYOR?’